Vatandan uzak hayatlar, Fuhuşa sürüklenen sığınmacılar

Mazlumder Kadın Çalışmaları Grubu avukatlarından Gülnur Kara, Türkiye’de yaşayan Suriyeli kadın sığınmacıların çeşitli şekillerde cinsel istimara uğradığını, en yaygın istismar türününse imam nikahıyla yapılan kısa süreli evlilikler olduğunu söylüyor.

 Hale Kaplan Öz

 

Türkiye bugün dünya üzerinde en çok mülteciyi barındıran ülke durumunda. 2 milyondan fazla Suriyeli misafirimiz var. Büyük çoğunluğu kadın ve çocuk. Onlarla her gün sokakta karşılaşıyoruz. Özellikle kadınlarla göz göze geldiğimizde aklımızdan onlarca soru geçiyor: Nasıl yaşıyor bu kadınlar? Nasıl ayakta kalıyorlar? Bu sorulara dair en güvenilir yanıt alabileceğimiz adreslerden biri olduğunu düşünerek, 2012 yılından bu yana sığınmacıların hukuksal sorunlarının çözümü için çalışmalar yürüten Mazlumder Mülteci Hakları Merkezi’nin kapısını çaldık. Geçtiğimiz yıl bu konuda kapsamlı bir rapor hazırlayan ve halen kadın sığınmacıların durumlarını takip eden Mazlumder Kadın Çalışmaları Grubu’ndan avukat Gülnur Kara sorularımızı yanıtladı.

 

- Kamp ‘hassas grup’ için en ideal mekan. Kampların doluluk oranı nedir? Kadınlara öncelik tanınıyor mu?

 

Kamplarda dünya standartlarına göre oldukça iyi sayılabilecek bir ortam sağlandığı girip gözlemleme imkanı bulanlar tarafından belirtiliyor. Bir kısmı tamamen dolu. Koşulları detaylı bilmiyoruz ancak kampları tercih etmediği için ayrılan sığınmacıların beyanları kısmen bir fikir veriyor.

 

 

- Kamp dışında yaşamayı bir tercih olarak benimseyenlerin ileri sürdükleri temel gerekçeler neler?

 

Kimi kamplarda bulunan sığınmacıların geri gönderileceği endişesi yaşıyor kimi kapalı bir ortamda kendisini tecrit edilmiş hissediyor. Bazıları da güvenlik endişesi taşıyor.

 

- Bu konuyu biraz açar mısınız?

 

Taciz olaylarının yaşandığı ve fuhuş çetelerinin kamplara da ulaştıklarını belirttiler. Buna dair birkaç olay basına da yansıdı. Bu iddialardan sonra bildiğimiz kadarıyla tüm kamplarda denetimler artırıldı ve bazı önlemler alındı.

 

 

 

 

FUHUŞA SÜRÜKLÜYORLAR

 

- Ayaklarının üzerinde durabilme şansı nedir bir kadının kamp dışında?

 

Kamp dışında yaşayan sığınmacı kadınlar elbette en zor ve riskli koşullara sahip grup. Genelde aileden bir erkekle birlikte geliyorlar zaten fakat eşini savaşta kaybeden yalnız kadınlar ve çocuklar da var. Evi erkekler çalışarak geçindiriyor. Ancak kadınlardan oldukça düşük ücretlerle, kayıt dışı çalışanlar da var. Dil sorunu genel olarak tüm sığınmacılar için geçerliyken kadın sığınmacıların cinsel kimlikleri nedeniyle yaşadıkları birçok ek sıkıntılar söz konusu. Hassas grup olarak nitelenen kadınlar ve çocuklar istismara oldukça açık ve ciddi anlamda korunmaları gerekiyor.

 

- İstismar durumunun yaygınlık oranı nedir?

 

Çok çeşitli şekillerde cinsel istismara maruz kalıyorlar. Bunlardan en yaygını imam nikahı olgusunun istismar edilerek komisyoncuların aracılık yaptığı kısa süren evlilikler. Çok daha vahim bir durum, evlilik vadiyle sınırın öbür tarafından ailelerin ve kadınların kandırılarak fuhuş sektörüne çekildiklerini öğrendik. Bu şekilde çalışan iki çetenin daha sonra yakalandığını da duyduk.

 

 PİYASA YAŞA GÖRE

 

- Kuma olarak ikinci, üçüncü eş olarak imam nikahıyla evlendirilme konusuna gelelim... Türk erkekleri bu evliliklerin tamamen koruma amacıyla yapıldığını savunuyor ama gördüğümüz kadarıyla 40 yaşında bir kadını nikahına alıp koruma derdinde olan yok. Yanılıyor muyum?

 

Doğru. Görüşme yaptığımız şehirlerde 15-20 yaş arası genç kızların özellikle tercih edildiklerini, daha ileri yaşlardaki kadınlar için komisyoncular tarafından daha düşük ücretler talep edildiğini ve bu işin belirli bir piyasası olduğunu öğrendik. Oldukça vahim bir durum tabii.

 

- Yerli kadınlar da sığınmacı kadınlardan eşlerini ellerinden alacaklarını düşündükleri için rahatsız. Hem sığınmacı hem yerli kadınlar açısından bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Yerli kadınlar sığınmacı kadınları bir tehdit olarak algılayabiliyor. Çok eşli evliliklerin artışı ve erkeklerin bunu yerli kadınlar üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanmaları gibi yerli kadınların bu algılarını ve duygu durumlarını besleyen yaşanmışlıklar da var elbette. Bu durumda eril söylemin yaftalarını, nefret dilini hem de çok daha fazla sahiplenerek ve daha ajite ederek kullanabiliyorlar.

 

- Kuma kültürünün ve küçük yaşta evliliğin yaygınlaşması, hangi sıkıntılı sonuçlara neden oluyor?

 

Bu yerli kadınlarda tehdit algısına bağlı genel bir gerginliğe ve psikolojik sorunların artışına neden olurken, boşanmaların, kadına yönelik şiddetin artış göstermesi ve Suriyelilere karşı nefret söylemi üretilmesi gibi çeşitli sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olmuş.

 

- Suriyeli kadınların istismarıyla yeni bir fuhuş sektörü hangi illerde yoğunlaşıyor?

 

Kilis, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa gibi sınır illerinde daha fazla olmakla birlikte İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlerde de olduğu biliniyor.

 

ÇETELER YAKALANIYOR

 

- Bunu yapan çetelerinin tespiti ve önlenmesine ilişkin bir kovuşturma var mı?

 

Evet, hem idari hem de cezai soruşturma başlatıldığını duyduk. Ayrıca Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün bu konuda özel bir hassasiyet gösterdiğini biliyoruz. İki çeteye operasyon yapıldığı ve yakalandıkları haberini aldık.

 

- Emek sömürüsü ve sosyal dışlanma ne boyutta?

 

Emek sömürüsü kadın- erkek, genç-yaşlı fark etmeksizin çok yaygın. Kadın sığınmacılar hizmet, tarım sektörlerinde ve ev temizliği gibi işlerde piyasanın çok altında ücretlerle istihdam ediliyor. Okul çağındaki çocuklar atölyelerde çalışıyor. Dil ve kültür farklılığı doğal bir tecrit nedeni iken toplumun sığınmacılara yaklaşımı da sosyal dışlanmaya neden oluyor. Topluma entegre çalışmaları yapılmadığı sürece, zaman geçtikçe toplumun sığınmacılara yönelik olumsuz yaklaşımı belirginleşecek ve sosyal dışlanma daha da artış gösterecektir.

 

 

 

 

 

HEM KADIN HEM KÜRT OLUNCA

 

Mazlumder’in görüştüğü Türkiye’deki Suriyeli kadınlar anlattı:

 

Antep’e Halep’ten göç eden 42 yaşındaki Z. eşini ve oğlunu savaşta kaybetmiş. Bir yardım kuruluşuna Suriyeli sığınmacılar için günlük 20 TL karşılığı yemek yaparak geçimini sağlıyor. Z. yaşadığı evin sahibi tarafından sözlü ve fiziksel tacize uğradığını anlatıyor. Ev sahibinin bu olaydan sonra Z.’nin başkalarına bu durumdan bahsedebileceği endişesiyle, kendisinin “mahallenin namusunu bozduğunu” etrafta söylemeye başladığını belirtiyor.

 

Halep doğumlu olan 36 yaşındaki N., üniversitede hukuk fakültesi üçüncü sınıfta okurken savaş nedeniyle okulu bırakıp Türkiye’ye göç ettiğini söylüyor. “Biz Kürt’üz. Buradaki yardım kuruluşları Arap mültecilere yardım ediyor ama bizim Kürt olduğumuzu duyunca yardımdan vazgeçiyor ya da az veriyorlar” Görüşme sırasında N.’nin ablası kendi yaşadığı tacizi ve Suriyeli kadınların maruz kaldığı muameleyi şu şekilde anlatıyor:”Bir kunduracıda çalışmaya başlamıştım. İş yeri sahibi sözlü olarak ve bakışlarıyla taciz etmeye başladı. ‘Seni çok beğeniyorum’ gibi sözler söylüyordu, dayanamayıp işi bıraktım. Kız kardeşim hukuk üçüncü sınıfa kadar okudu. Savaş sebebiyle yarıda bıraktı. Şimdi onu istemeye, işi gücü olmayanlar geliyor. Bizim bu düşmüş halimizden faydalanmaya çalışıyorlar”

 

Urfa’da görüşülen 20 yaşındaki H., Türkiye’ye geldikten bir süre sonra 3 bin TL karşılığında 45 yaşındaki evli bir kişinin ikinci eşi yapılıyor. Bir kız çocuğu oluyor. H., eşinin hiçbir şekilde birinci eşin sözünün dışına çıkamadığını, ev içinde hemcinsinden de baskı gördüğünü anlatıyor. “Her şey birinci eşin elinde. O nasıl isterse öyle olmak zorunda” diyor.

 

 

EDEBİYATÇI OLACAKTI ÜÇÜNCÜ KUMA OLDU

 

Üniversitede edebiyat fakültesinde okurken savaş nedeniyle ailesi ile birlikte Urfa’ya gelen 30 yaşındaki M., iş bulamadığı için Mersin’e gitmiş ama orada kalacak yer bulamayınca ailesiyle Urfa’ya dönmüş. M., ülkesinde okulunu bitirip bir meslek edinme hayali taşırken Urfa’da bir kişinin üçüncü eşi olarak evlilik teklifini kabul etmek zorunda kalmış.

 

GEÇİCİ MUAMELESİ YAPMAK YANLIŞ

 

- Kadın sığınmacılar özelinde alınması gereken önlemler neler?

 

Türkiye resmi olarak 1,7 milyon mülteci gerçekte ise 2 milyonu aşan mülteci sayısıyla dünyada en çok sığınmacıyı barındıran ülke durumunda. Türkiye’ye entegre edilmeleri için hem merkezi hem de yerel yönetimlerin çalışmalarına ihtiyaç var. Sığınmacılara yıllarca ‘geçici’ muamelesi yapmak doğru değil. Eğitim, istihdam, dil ve kültürel konularda uyum çalışmalarının yapılması gerekiyor. Sığınmacı kadınların mağduriyeti ve istismar edilmelerinin önüne geçilmesi için tüm resmi kurumlar ve STK’lar bir araya gelerek koordineli bir şekilde çalışmaları gerekli. Ayrıca sığınmacı kadınlara psiko-sosyal destek sağlanmalı.

 

 

 

 

 

EVDE DE İŞTE DE TACİZ EDİLİYORLAR

 

- Yaptığınız görüşmelerden çıkan ortak sonuç nedir?

 

Kadınlar kendilerine ön yargıyla bakıldığını, ‘istismara açık oldukları’ düşüncesinin erkeklerde hakim olduğunu, sık sık tacize maruz kalabildiklerini söylüyor. Bu kadınların bir kısmı ülkelerindeyken üniversite okumuş, iyi eğitim almış kadınlar. Örneğin ev sahiplerinin, iş yerlerinde patronlarının tacizine maruz kalmış kadınlarla görüşmelerimiz oldu.

 

YAŞ SINIRI 13’E KADAR DÜŞTÜ

 

İnsan ticareti yapan çeteler, Suriye’de imam nikâhı yapılan kadınları Kilis’e getirdikten bir süre sonra erkeklerle fuhuş yapmaya zorluyor. İtiraz edenlere şiddet uygulanıyor. Aileler ise 2 ila 5 bin TL arası başlık parası ve kızlarının ‘Türkiye’de iyi şartlarda yaşatılacağı’ vaatleri ile ikna ediliyor. İnsan ticareti ve fuhuş çetelerinin 15-20 yaş arasındaki Suriyeliler’i hedef aldığı, yaş sınırının bazen 13’e kadar düştüğü belirtiliyor.

 

10 BİN TL’YE SATILDI KAÇIP KURTULDU

 

Batman Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Seçil Erpolatş ticarete dönüşmüş evliliklerle kadınların nasıl istismar edildiğini şu örnekle anlatıyor: “16 yaşındaki Suriyeli bir kız çocuğu 60 yaşlarındaki evli bir erkek tarafından 10 bin TL karşılığı satın alınıyor. Kız çocuğu, yaşlı adamın evine girmemek için direniyor ve elinden kurtularak kaçıyor. Mahalleli durumu karakola haber veriyor ve kız çocuğu emniyet görevlilerince götürülüyor. Savcılıktan aldığımız bilgiye istinaden dilencilik yapan çocuk yaştaki kızların mağduriyetlerinden istifade ederek fuhuşa zorlandıklarını tespit ettik. Savcılık tarafından yapılan telefon dinlemeleri ve ulaştığımız diğer bilgilere göre fuhuş sektöründe 20 TL ve 50 TL gibi rakamlarla bu kız çocuklarına fuhuş yaptırılmakta. Hatta bazen para dışında yardım, yemek gibi vaatlerle de çocukların kandırıldığı durumlar söz konusu”

 

 

 

 

 

----
Star

Platform dergisi

Denk Ramazan Bayramı