‘’İnsanlara yardımım dokunsun istedim’’

‘’İnsanlara yardımım dokunsun istedim’’


Özlem Buğday, 37 yaşında genç anne olmasına rağmen 10 yıldır Nieuwendam mahallesinde Polis olarak görev yapmakta, Buğday mesleğini severek yaptığını, her gün ilk günkü gibi heyecanla göreve başladığını anlattı.

Özlem Buğday, Amsterdam şehrinde, polis olmanın zorluklarını, iyi ve kötü taraflarını birlikte gerçekleştirdiğimiz söyleşimizde tüm detayları ile anlattı.


Polis adayları, polis olmak isteyen genç kızlarımız ve tabii tüm değerli okurlarımız, buyurun Özlem Buğday, ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızın devamını hep birlikte okuyalım.


--Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?


İsmim Özlem Buğday 36 yaşındayım, Hoorn’da doğdum büyüdüm. Annem ve babam küçük yaşlarda Nevşehir'den Hollanda’ya gelip buraya yerleşmişler. 30 yıldır da restoran işletmeciliği yapıyorlar.


Üniversite eğitimim bitirince belediyede çalışmaya başladım ama küçük yaşımdan beri polis olmak istiyordum ve hayalini kuruyordum. 2011 yılında bu hayalimi gerçekleştirdim ve polis oldum 10 yıldır polis olarak görev yapıyorum. Şu an görev yaptığım yer Amsterdam-Noord Nieuwendam mahallesinde, mahalle polisi olarak görev yapıyorum. 


İşimi çok severek yapıyorum ve daha dün başlamışım gibi heyecanla işime gidiyorum. Görevimin yanı sıra gençleri motive etmek amacıyla kısa kurslar veriyorum, polis olmaları yönünde bilgilendiriyorum.


--Nerden aklınıza geldi polis olmak, polis olmanızda hangi duygular etkili oldu?


Küçüklükten beri polis olmak en büyük hayalimdi. Polis arabaları ilgimi çekerdi mesela. O arabanın içinde olmak, insanların yardımına koşmak tam da benim kalemimdi. 


Zira biri yere düştüğünde koluna girip kaldırmayı insanlara yardımcı olmayı hep sevmişimdir. Polisliğe adım atmadan önce "Sosyal Hizmetler Uzmanlığı" okulunu bitirdim, Hep kendi kendime şunu söylerdim, bu hayatta yaşadığım sürece iyi bir şeyler yapayım, devlete bir yararım olsun, katkım olsun, insanlara yardımım dokunsun. 

 

--Çevreniz polis olmanızı nasıl karşıladı? 

 

Ailem çok gurur duydu çok destekledi beni, fakat çevrem ve benim büyüdüğüm mahalle, pek olumlu karşılamadılar. Ama kendi ailem çok sevindi polis olmama. 


İlk staj yerim yaşadığım Hoorndaydı ve orada tanıdıklarımla karşılaşıyordum. Mesela trafik kontrolleri yapıyorduk mahallemdeki gençlere ister istemez ceza yazmam gerekiyordu buda çoğu zaman beni üzüyordu. Sanırım en çok bu nedenle tayinimi Amsterdam’a istedim.

 

-Bir Türk ve bayan olarak mesleğinizin içinde veya dışında ayrımcılığa uğradığınız oluyor mu?

 

Etrafımdan elbette duyuyorum, fakat bu benimde çocuğumun, annemin veya babamın da başına gelebilir düşüncesiyle, insanlara ayrım yapmadan yaklaşıyorum.


Tutuklama ya da yardım amaçlı sebep ne olursa olsun, karşımdakine yaklaştığım zaman o saygıyı tekrar görebiliyorum, bu yüzden ayrımcılığa hiç uğramadım ne meslektaşlarımdan nede dışardan birinden. Tutuklama olduğu zaman da savcının karşısına çıkartılana kadar o insana anlayışlı şekilde yaklaşıyoruz. Elbette bizimde yanlışlarımız oluyor ama, buna bir suçlu olarak değil de insan olarak müdahale ediyoruz.  Hatta tutukladıklarım ertesi gün baklavayla geliyorlar teşekkür etmek için bu beni çok şaşırtıyor hem de mutlu ediyor.


‘’Polisin bir duruşu var, o duruş insanların ilgisini çekiyor’’

  

--Polis mesleğinin çekici yönleri nelerdir? Terfi etme koşulları var mıdır varsa hangi prosedürlere bağlıdır?


Polis üniforması taşımak çekici yönlerinden bir tanesi, ikincisi ise her yere izinsiz girme yetkimiz var. Mesela kapıyı kırıp içeri girebilme yetkimiz var, herhangi bir dilekçeye gerek olmadan bunu yapabiliyoruz. Çekici bir diğer yönü ise polisin duruşu. O duruştan dolayı insanların sevgisini kazanıyorsun ve ilgisini çekiyorsun. Elbette terfi etme koşullarımız var bunun için sınavlardan geçmeniz gerekiyor, polis teşkilatın özel antrenmanlarına katılmak ve atış mesafesi gibi seviyeden geçebilmektir.


--Polis olmanız özel yaşamınızı etkiliyor mu?


Öncelerden evet etkiliyordu, mesai saatlerimiz üç vardiyalı sabah, öğlen ve akşam.  Eğer bir aileniz varsa ya da çocuklarınız varsa etkiliye biliyor, Grup halinde aynı arabaya bindiğimiz oluyor ve eşinizle aranızda ister istemez sorun yaşayabiliyorsunuz.


--Yabancı kökenli gençlere, özellikle Türk gençlerine polis olmayı tavsiye eder misiniz?


Kesinlikle tavsiye ediyorum, gurur verici bir iş, insanlara yardım etmek gurur verici. İnsanlara yardımın dokunuyor ve ben hep şunu düşünüyorum, "bedava sevap kazanıyorsun".


‘’Bir taraftan sevap işliyorsunuz, diğer taraftan günah işliyorsunuz’’

--Kriminal olaylarla ne kadar ilgilisiniz bilmiyorum ama Türk gençleri içerisinde kriminal olaylara katılanlar ne durum da?


Kriminal olaylarda çoğu Türk ve faslı olmak üzere maalesef gençlerin durumu üzücü.


Anneler ve babalar gençlerimizin sorunlarıyla yeterince ,ilgilenmediğinde  bu onların kötü alışkanlıklara "uyuşturucu, hırsızlık" gibi yollara sürüklenmelerine sebep oluyor. Maalesef.


Bu gibi alışkanlıklar ilkin, önemsenmeyecek kadar küçük şeylerle başlıyor daha sonra değişen çevre faktörü ve mekanlar, edindikleri küçük alışkanlıkların boyutunu büyüterek içinden çıkılmaz hale sokuyor.


Genelde yabancı ailelerde bunlar sık sık görülüyor, aile içi şiddet varsa gençler evden kaçıyor ve dışarda kolayca kandırılabiliyorlar. Faslı gençler daha çok kriminal olarak biliniyor fakat garip olansa Ramazan ayında sakin geçmesi ve fazla olayların olmaması dikkatimizi çekiyor. Diğer garip bulduğum fakat hoşuma giden durum ise, o gençlerin cuma günleri camiiler tıklım tıklım dolduruyor olması. Ne gariptir ki İbadetlerini hiçbir şekilde aksatmıyorlar. Bir taraftan hem kötü işlerle uğraşıp hem de camiye gitmelerini tuhaf buluyorum.


Zaman zaman merakıma yenilip, sohbet ettiğim gençlere, Nasıl oluyor da bir taraftan sevap işlerken, diğer taraftan günah işliyorsun diye sorduğumda.  İbadetimizi yapabiliyoruz ama diğer taraftan vazgeçemiyoruz diyorlar.


--Diğer şehirlerle kıyasladığımızda Amsterdam’da asayiş ne durumda?


Amsterdam tabi ki çok kalabalık, turistlerin yoğun olduğu, esrarın ve hayat kadınlarının serbest dolaştığı bir şehir. Hırsızlık, sabotaj ve diğer kriminal olayların çoğu Amsterdam başta olmak üzere ikinci sırada Den haag sonra Rotterdam geliyor.


--Şu ana kadar size yansıyan olayları dikkate aldığınızda Türkler en çok hangi sorunla size geliyorlar?

Evde şiddet gören bayanlar bize geliyor. Adım atmaya korkuyorlar. Konu komşu duymasın diye söylemiyorlar. Son iki senedir Amsterdam Noord’ta herkes için polis kursu başlattım. Kursa başvuranların çoğunluğu bayanlardan oluşuyor.


Burada en büyük amacım kadınlara ne yapmaları gerektiğini anlatmak herhangi bir şiddet anında veya çocuklarının zor durumda kaldıkları bir vaka’ da nereye ve nasıl başvuracaklarını anlatarak bilgilendirmek. .Bu kurs beş hafta sürüyor. Bu süre içinde çok şey öğreniyorsunuz ve sertifika alıyorsunuz. Bu kursun faydalı olduğunu ve her bayanın katılmasını tavsiye ediyorum.


--Son olarak neler eklemek istersiniz?


Acil durumlarda mutlaka 112 alarm numarasını arayarak yardım isteyebilirler. Bizler her zaman insanımızın yanındayız. Anne ve babaların, çocuklarına daha çok dikkat etmelerini istiyorum. Bayanların polis kurslarına katılmalarını tavsiye ediyorum.Ve tabiki bana ulaşmak isteyen herkes sosyal medyadan beni takip edebilirler ve son olarak Kadın dergisine çok teşekkürlerimi sunmak istiyorum.


Röportaj: Hülya Taş

Platform dergisi

Denk Ramazan Bayramı