Evlilik ya da birliktelik salt aşk ve cinsellik değildir

Evlilik ya da birliktelik salt aşk ve cinsellik değildir

 

Bu röportajı Türk kadınlarının kitaplarını en çok okuduğu yazarlardan biri ile Psikolog ve yazar İlkim Öz ile gerçekleştirdim.                                    

 

20 kitap yazmış olması ve bu kitapların bir çoğunun hepimizin yaşam yolculuğunda bize refakat edecek bir yol arkadaşı, bir rehber olması…


Şimdi bu satırlar sana emanet… Kendi payına düşeni alman, faydalı olması ve iz bırakması dileğimle…

 


Merhaba İlkim Hanım. Uzun zamandır sizinle röportaj yapacağım günü adeta iple çekiyorum. Hem bir iletişimci,hemde sizi ilgiyle takip eden okurlarınızdan biri olarak…

 

 

Aldatmak kavramına değinmek istiyorum . Aldatıldığını bilen ve kabul eden kadınlar için o güne kadar pek önemsemediği adam birden değere binebiliyor. Maddi beklentiler yüzünden mi, ego mu? İnat mı? Neden bazen  bitirilmesi gereken ilişkiler bir türlü  bitirilemiyor kadınlar tarafından?


*Aynı Yatakta Üçümüz kitabımda da evli erkeklerle beraber olmayı seçen kadınlarımızı ve onların ruh hallerini dile getirmeye çalıştım. Bir kadın neden bir erkeğin evli olduğunu bile bile hayatını ona adar?


 Bu sorunun yanıtı her kadının içindeki fırtınaya göre değişiyor tabi.  Burada da yine kadının iç dünyasındaki, psikolojisindeki dinamikler etkili oluyor. Aile babası olan erkeklere güven duygusu yükleyen kadınlarımız,kızlarımızın yanı sıra, bazı kişilerde evliliği bombalama davranışı olarak da karşımıza çıkıyor. Evli erkeklerle beraber olan kadınları incelediğimizde , çoğunun babasının da annelerini aldattığını görebiliyoruz. Ben mutsuz bir ailede büyüdüm. O halde kimse mutlu olmasın gibi bir patoloji de olabiliyor. Genellikle kendilerinden yaşça epeyce büyük erkekleri seçmelerinin nedeninin temelinde bilinçaltlarında baba modelini arıyor olmaları da mevcut. Maddi çıkarlar da ödül gibi geliyor  olabilir.  Kişinin kendisini değersiz hissetmenin sonucu bir varoluş problemi olarak da değerlendirebiliriz.  Kendi varlığını hayatta hissettirmek biçimi yani.Tabi bazen olay inada da biniyor. Erkek boşanacağım vaatlerinde bulunuyor ama boşanmıyor. Bu sefer ne oluyor, kadın hırslanıyor. Beni kandırdın bana yalan söyledin diyerek hırçınlaşıyor. Erkekten verdiği sözü tutmasını istiyor. Bir de evdeki eş var tabi. O da aldatıldığını öğrendiğinde büyük bir travma yaşıyor. Bazıları hemen boşanma davası açarken bazıları da eşini kaybetme korkusuyla evliliğine daha fazla önem vermeye başlıyor.

 


‘’BAZI ERKEKLER ÇOK EŞLİDİR. KİŞİLİK YAPILARI GEREĞİ TEK EŞLİ OLAMAZLAR’’…

 

Hocam, erkek sadece heyecan ve cinsellik için, kadın ise duygusal ihtiyaçları ön planda


olduğu için mi aldatmaya teşebbüs eder?

 

*Bazı erkekler çok eşlidir. Kişilik yapıları gereği tek eşli olamazlar. Hem eşleri hem de birden fazla sevgilileri vardır. Toplumun da bu durumu yadırgamaması, hovardalık olarak görmesi bu erkeklerin daha rahat davranmasına yol açıyor. Bazı erkeklerde “aldatma davranış bozukluğu” vardır. Bu erkekler , bile bile eşlerine yakalanırlar. Bir nevi erkekliğini ispattır. Ben kadınlar tarafından çok tercih edilen bir erkeğim saplantısı vardır. Kişilik bozukluğu ve davranış bozukluğu olan erkek ve kadınlarda aldatma davranışı olma olasılığı yüksektir. Bunlara ek olarak araştırma sonuçlarına baktığımızda, eş tarafından ilgi, sevgi ihmali ve cinsel yaşamdaki sorunlar da aldatma davranışını tetikliyor.

 

 

 

‘’Bir kez aldatan yine yapar’’ diye yaygın bir söz var .Bu sözün doğruluk payı var mı? Aldatmak alışkanlık haline mi geliyor?


*Biz uzmanlar için davranış çok önemlidir. Kişinin geçmişte yaptığı bir davranışı tekrar yapma olasılığı çok yüksektir. Bir kez aldatan evet bir daha aldatır ,daha doğrusu olasılık yüksektir.  Olaya şöyle de bakmak gerek, aldatma bir sonuçtur. Kişiyi bu sonuca götüren faktörler düzelmedikçe ya da ortadan kalkmadıkça, sonuç ne yazık ki aynı olacaktır.

 

‘’DEPRESYONDAYKEN AYRILIK KARARI ALMAK SAKINCALI’’…


Evliliklerinin bittiğinin farkında bile olmadan düzene uyup yaşayan giden çiftlerde var ta ki adamın ya da kadının karşısına biri çıkına kadar… Belki entelektüel paylaşım belki de ihtiyaç yada hayatta ne kadar yalnız olduğunu fark etmesinden kaynaklanan  düşünceler içinde kapılıyor gidiyor…


Hiçbir münasebet yaşamamış olsa da kendi içinde bir aşk büyütüyor arkadaşça başlayan sohbetler bir bakıyorsunuz aşkla bitiyor.


Peki bu iki insan aynı kişi olabilir mi geri dönüklerinde ? Ben birini çok sevdim; deyip özür dileyerek gitmek ,dürüstçe ve doğru olan değil mi?


Bu cümleleri kaç kişi kurabiliyor?


*Evlilik dahil her ilişki sorumluluk gerektirir.  Evlilik ya da birliktelik salt aşk ve cinsellik değildir. Sevgi, paylaşım, dostluk, güven vb.. duygularla büyür ve gelişir ilişkiler. İlişkilerde bazen bunalımlar olur, buhranlar olur. Bir evlilik ya da ilişki hep mutlu gitmez ki. Artık beni mutlu etmiyor diye başka arayışlara girmek bir hata olabiliyor. Çünkü yeni ilişkide bir süre sonra  yıpranmaya başlayacaktır. Hayatın kuralı; yeni olan herşey eskimeye mahkumdur.


O yüzden hemen kesip atmamak ve ilişkiyi toparlamaya çalışmak önemlidir. Hiç kuşkusuz duygular bitince ve eğer toparlanamıyorsa kimse kimseye mahkum değil. O zaman da aldatmadan, kandırmadan, yalan söylemeden ,kırıp dökmeden ilişkiyi sonlandırmak insana en yakışan davranıştır.


Şu da çok önemli, depresyondayken ayrılık kararı almak sakıncalı. Çünkü kişi depresyondan çıkınca aldığı karardan pişman olabiliyor.

 

BİR KADININ AKLINA KOYARSA ELDE EDEMEYECEĞİ ERKEK YOKTUR SÖZÜ,KADININ CAZİBESİNİN GÜÇLÜ OLMASINDAN KAYNAKLANAN BİR SÖZ…


Erkeklerin çok sık kullandığı bir cümle var. Derler ki: Erkekler kadınları kimle aldatıyor? Yine bir başka kadınla. Bir kadın bir adama kafayı taktıysa o adamın artık hiç şansı yok vay haline gibi vs.. yani kadınları suçluyorlar bu doğru bir tez mi hocam?

 

 

*Dediğim gibi, ilişkimize karşı sorumluluğumuz olmalı. Kişi beraber olduğu kadının ya da erkeğin sorumluluğunu almamışsa, aldatması kolay tabi.  Kadın olsun erkek olsun fark etmez. Bir kadın aklına koyarsa elde edemeyeceği erkek yoktur sözü, kadının cazibesinin güçlü olmasından kaynaklı bir söz ancak biraz da erkeklerin arkasına sığındığı bir bakış açısı.

 

Alman psikanalist dr freud’un meşhur teorisinden yola çıkarak girmek istediğim bir konu var. Erkekler Annelerine benzer kadınlara mı aşık oluyorlar? Beklenti analık mı kadından?


*Yok o öyle değil. Erkekler eşlerinden annelik beklemiyor. Ama her erkeğin bilinçaltında annesi aynı zamanda da karşı cinsteki eş modeli, aynı şekilde her kadının bilinçaltında da babası karşı cinsin eş modeli. Anne bağımlı erkekler, evet eşlerinden aynı annesi gibi davranmasını isterler. Beklentileri bu yöndedir. Zaten bu evliliklerde eş bir süre sonra isyan ediyor ve evlilik terapisine geliyorlar.

 

Toplum olarak bizler ruh sağlığımıza ne kadar özen gösteriyoruz? Hala bir terapiste ya da doktora gitmesi gerekirken gidip komşusuyla eşi dostuyla sıkıntılarını paylaşmaya kalkan ve sorunlarına nafile çözüm arayan insanlar var. Bu alışkanlığı ve bilinci nasıl oluşturabiliriz?

 

BİZ PSİKOLOGLAR VEPSİKİYATRLAR SIK SIK KARIŞTIRILIRIZ!!


*İnsanın sorununu paylaştığı bir arkadaşının ve dostunun olması çok güzel. Ama paylaşmak başka çözüm beklemek başka bir şey. Hiç kuşkusuz ufak tefek sorunlarda  arkadaşlar birbirine destek olmalı. Ama büyük problemlerde arkadaşlar duygularını da işin içine karıştırdığı için sağlıklı çözümler üretilemiyor. Biz terapistlerin görevi bu noktada başlıyor. Soruna objektif bakmak, analiz etmek, kişinin kendisine kendi düğümlerini çözdürmek.  Psikoterapi süreci gelen danışana akıl vermek değil, yol göstermek de değil. Onun kendi doğrusunu kendisine buldurtmak, gideceği yolda hayata karşı onun güçlenmesini sağlamak.  Psikolog , psikoterapiste gitme bilinci yavaş yavaş yerleşiyor.

 

Hocam biz kadınlar romantizm ,ilgi, şefkat ve sevgi ihtiyacıyla belki başlangıçta bizi ilgiye boğan ,ayaklarımızı neredeyse yerden kesen erkeklere aşık oluyoruz. Bir vakit sonra karşımıza kendinden başkasını sevmeyen bir Narsisit’in çıktığını anlıyoruz. Hayal kırıklıkları, acılar, göz yaşı pişmanlık üstelik eğitim düzeyi yüksek, sevgi dolu bir ailede büyümüş zarif hayran olduğumuz bir adam bile olabiliyor bir narsist. Nasıl ayırt edeceğiz onu. Sadece ulaşılmaz gördüğü bir kadını elde edene kadar takıp sonra çıkarıyor maskesini belki de. Bir narsisti nasıl tanıyacağız?


*Narsist erkekler, sevilmeye ve yüceltilmeye tutkundurlar. İlginin sürekli üstlerinde olmasını isterler. Asla eleştirilmekten hoşlanmaz hatta eleştiriye dayanamazlar. Ama kendileri acımasızca eleştiriler. Kadınlar romantik sevgililerinin narsist olup olmadığını anlamak için, onu eleştirsinler. Gelen tepkiye göre maskelerinin düştüğünü anlarlar.  Narsistlerin en belirgin özelliklerinden biri de empati kuramamalarıdır. Ama çok iyi rol yaparlar. Aman dikkat!

 

Röportaj: Canan EROL

Hollanda'da Kadin dergisi ile Ramazan

Avrupa’ın ilk ve tek en uzun soluklu dergisi KADIN 16 yaşında.