Çocuklarından Boşanan Adamlar

Çocuklarından Boşanan Adamlar

  

Boşanırken Yalnız Karısından Değil, Çocuklarından da Boşanan Adamlar

  

Boşandın mı?

  

Tamam. Karını sevmedin, anlaşamadın, olmadı, yürümedi. Eyvallah.


Ama çocuklarına ne oldu?


Sen eşinden ayrıldın, ama onlar babasız kaldı.

Sen imzanı attın, onlar öksüzleşti.

Sen kendi yoluna gittin, onların yolları çatallaştı.

Sen “artık onunla değilim” dedin,

Onlar “babam beni istemiyor” dedi.


Çocuklarından boşanılmaz!

  

Bu cümleyi duvara as, alnına kazı, vicdanına sapla.

Eşinden boşanmak haktır. Ama evlattan boşanmak, bir insanlık suçudur.

Senin "eski karın" olabilir,

Ama senin "eski çocuğun" diye bir şey yok bu hayatta!


Biliyor musun?


Çocuklar seni bekliyor hâlâ.

Onlar her doğum gününde dilek tutuyorlar: “Babam gelsin.”

Okul çıkışlarında kalabalıkta seni arıyor gözleri,

Hastalandıklarında bir "geçmiş olsun" mesajını,

Sadece bir ses duymayı bekliyorlar.


Ama sen yoksun.

Sen yokluğunu bile onlara borç saymıyorsun.


Bir babanın suskunluğu, bir çocuğun ömrünü karartır.


Sen bunu anlamadın mı hâlâ?


İki ayda bir, bir kafede “görüşme günü” ayarlamakla baba olunmuyor.


İki paket çikolata, bir AVM gezisiyle sevgi telafi edilmiyor.


Çocuk, maddi değil, manevi eksiklikten kırılıyor.

Senin yokluğunun şekli, her gece yastıkta bir boşluk gibi duruyor.


Sana kim baba dedi?


Doğurmak değil mesele.

Sahip çıkmak, yanında olmak, hayatında kalmak mesele.


Bir gün büyüyecek o çocuklar.


Ve seni aramayacaklar.

Sen "Benim de çocuğum var" dediğinde,

İnsanlar yüzüne bakıp “hiç öyle durmuyorsun” diyecek.


Çünkü çocukların sevgiyle büyütülmedi.

Senin adını bile duymadan büyüdüler.

Ve sen o çocukları, o gözleri, o bakışları sonsuza kadar kaybettin.


Boşandıysan, özgürlüğüne kavuştun belki.

Ama sorumluluğuna sırt çevirdin.

Kadınla olan hesabını bitirdin ama babalık borcunu da mı kapattın sandın?


Çocuklar, eşya değildir.

Onlar arada kalan değil, her şeyin merkezinde olan canlardır.

Ve sen onların merkezinden kaçtın.


Bir kadın terk edildiğinde dimdik ayakta kalabilir.

Ama bir çocuk terk edildiğinde, içinden bir hayat eksilir.


Sen hâlâ baba olduğunu sanıyorsun ya...

Babasız büyüyen bir çocuk, susarak haykırır:

“Babam yaşarken yetim kaldım ben.”


Ve bir gün sen de yaşlanacaksın.

O koltuğun köşesinde otururken,

Hiçbir telefon çalmayacak senin için.

Hiçbir kapı açılmayacak sana.

Çünkü sen kapattığın kapıların önünde bekleyeceksin.


Şimdi karar senin.

Çocuklarından da boşanacak mısın?

Yoksa yıllar sonra af dilemek yerine,


bugün sorumluluk mu alacaksın?


Unutma, sevgiyle kurulmayan bağ, zamanla küle döner.

Ve her küle dönen sevgi, bir çocuğun gözünde babasını yakar.


"Babam yaşarken yetim kaldım ben."

– Bir çocuğun iç sesi


Ve o çocuk, bir gece herkes uyurken,

Bir köşede sessizce ağlarken,

Yırtık bir deftere şunları yazdı:

  

Baba…

Ben senin adını öğrendim,

Ama sesini hiç öğrenemedim.


Baba…

 

Ben okuldan ilk karnemi getirdim bir gün,

Kapıya baktım, belki gelirsin diye.

Ama sen gelmedin.

Ben de sustum.

Ses çıkarmadım, çünkü bekleyen çocuklar susar önce.”


“Anneme sormamayı öğrendim seni.

‘Babam nerede?’ demedim.

Ama içimden her gün sana bir mektup yazdım.

Hiçbiri postaya verilmedi.

Çünkü senin olmadığın bir adrese ne gönderilir ki?”


“Baba…

Ben büyüdüm.

Sesim kalınlaştı, kalbim inceldi.

Artık seni affetmiyorum.

Seni anlayarak içimden gömüyorum.”


“Sen benim bayramlık hayalimdin.

Ama ben hep bayram sabahlarına sensiz uyandım.”


“Bir kere olsun sarılsaydın ya bana.

Bak, hâlâ içimde bir çukur var.

Adı 'baba sevgisi'…

Ve ben o çukura her gece düşüyorum.”

Platform dergisi

Avrupa’ın ilk ve tek en uzun soluklu dergisi KADIN 16 yaşında.