Devletin Hatası Binlerce Çocuğu Ayırdı...

Devletin Hatası Binlerce Çocuğu Ayırdı: Hollanda Hükümeti Nihayet Özür Diliyor

 

“Devletin ihmali çocukların kaderini değiştirdi”

 

Lahey – Yıllar süren ihmallerin ardından Hollanda devleti, "toeslagenaffaire" olarak bilinen çocuk bakım yardımı skandalı nedeniyle ailelerinden koparılan çocuklardan resmî olarak özür dilemeye hazırlanıyor. Bu özür, yalnızca bir pişmanlık ifadesi değil, aynı zamanda devletin geçmişteki ayrımcı politikalarının neden olduğu acıları tanıma ve onarma girişimi olarak değerlendiriliyor.

 

Ne Oldu?

 

2010’lu yıllarda, çocuk bakım yardımı alan binlerce aile Hollanda Vergi Dairesi (Belastingdienst) tarafından haksız yere dolandırıcılıkla suçlandı. Otomatik denetleme sistemleri, özellikle göçmen kökenli aileleri hedef aldı. Yardımlar kesildi, aileler derin bir maddi krize sürüklendi. En ağır sonuç ise, yüzlerce çocuğun sosyal hizmetler tarafından ailelerinden koparılması oldu.

 

Haziran 2024’te açıklanan resmi rapora göre, en az 2090 çocuk, bu skandalın doğrudan etkisiyle devlet korumasına alındı. Adalet Bakanlığı ise toplam sayıyı 3058 çocuk olarak açıkladı.

 

Kadınların ve Annelerin Sessiz Çığlığı

 

Skandalın merkezinde çoğunluğu göçmen kökenli, özellikle Türk ve Faslı anneler yer alıyordu. Devletin kestiği yardımlarla hayatta kalmaya çalışan bu anneler, bir anda hem ekonomik desteksiz kaldı hem de çocuklarını kaybetti. Birçoğu derdini anlatacak mecralar bulamadı, sistemin içinde yalnız bırakıldı.

 

Uyarılar Göz Ardı Edildi


Devlet Sekreteri Femke Palmen, skandalın yaşandığı yıllarda kamuoyunu defalarca uyardığını belirtti:

 
“Yardım sistemi insanlara yardım etmek yerine onları ezmeye başlamıştı. Uyardım ama kimse dinlemedi.”

 
Bugün ise, aynı Palmen, mağdurlar için “gerçek bir iyileşme süreci”nin başlatılması gerektiğini savunuyor.

 

Özür ve Telafi Programı

 

Kabine, yaşanan travmanın resmen tanınacağını ve kapsamlı bir destek paketi hazırlanacağını duyurdu. Planlanan destekler arasında:


  • Psikolojik ve ruh sağlığı desteği
  • Aile danışmanlığı ve yeniden birleşme programları
  • Eğitim ve barınma yardımları
  • Uzun vadeli rehabilitasyon hizmetleri

 

Uzman Görüşü: “Travma yalnızca bireysel değil, toplumsaldır”


Dr. Linda de Groot (Psikolog, Utrecht Üniversitesi):
“Bir çocuğun ailesinden koparılması, sadece bireysel bir yara değil, aynı zamanda kolektif bir travmadır. Bu çocuklar sadece bakım mağduru değil, aynı zamanda sistem mağdurudur.”


Kamuoyundan Tepkiler


Ebubekir Turgut (Platform ve Kadın Dergisi Genel Yayın Yönetmeni):

 


 

Devletin Sessizliği, Annelerin Çığlığı


Bir çocuğu kaybetmek sadece ölümle olmuyor. Bazen bir devlet politikası geliyor, annenin kucağından alıyor evladını. “Güvenlik”, “kural”, “şüpheli işlem” deniliyor ama geriye kalan; gözü yaşlı bir çocuk, kalbi yaralı bir anne oluyor.

 

“Toeslagenaffaire” olarak bilinen bu skandalı sadece bir “idari hata” olarak görmek imkânsız. Bu bir sistemsel körlüktü. Göçmen kadınlar —özellikle Türk ve Fas kökenli anneler— devletin soğuk yüzüyle karşılaştı. “Dolandırıcı” damgası yediler, sonra çocukları ellerinden alındı.


Devlet Sekreteri Palmen’in “uyardım ama dinlenmedim” sözü çok şey anlatıyor. Sadece Palmen değil, binlerce annenin de çığlığı duyulmadı.


Evet, bugün bir özür geliyor. Bu önemli. Ama yetmez. Rehabilitasyon, telafi ve kamusal hafızanın yeniden inşası şart. Aksi halde bu özür, sadece bir basın açıklamasında kalır.

 

Bir annenin gözyaşı, bir ülkenin utancı olabilir.

 

Ayşe K. (Mağdur anne):
“Yıllarca bu anı bekledim. Sadece çocuğumu değil, kendimi de kaybettim. Devletin özrü geç geldi ama umarım samimi olur.”


Rutger van Dijk (Sivil toplum gönüllüsü):
“Bu sadece özürle geçiştirilecek bir mesele değil. Telafi uzun vadeli ve gerçekçi olmalı.”

 

Ethem Emre (Hukuk Uzmanı - Kaza ve Tazminat Danışmanı):

 

 

“Bu konuda birçok Türk ailesinin mağdur olduğunu biliyoruz ve düşen hükümetin özür dilemesine şahit oluyoruz. Ancak bu özür, yaşanan acıları ve kayıpları telafi edemez.

 

Yıllarca süren bürokratik prosedürler mağdurları umutsuzluğa itti. Toplum olarak kolektif hak arama bilincinden yoksun kaldık. Haksızlığa uğrayıp Türkiye’ye dönmek zorunda kalan ailelerle kim ilgileniyor? Onlar haklarını arayabiliyor mu?

 

Bu olayda açık bir ayrımcılık yaşandı. Gelecekte benzer ayrımcılıkların tekrar etmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.

 

Toplum olarak kenetlenmeli, geç kalmadan bu tür gelişmeleri fark ederek önlem almalıyız. HAKLAR mücadeleyle elde edilir. Tüm Türk mağdurları bir araya gelmeye ve haklarını birlikte aramaya davet ediyorum.”


Haber: Tarık OKAN

Platform dergisi

Avrupa’ın ilk ve tek en uzun soluklu dergisi KADIN 16 yaşında.