Bir kahvenin 40 yıl hatırı var

Bir kahvenin 40 yıl hatırı var

 

Kahve, Osmanlı döneminde hayatımıza girip yüz yıllardır yerini korumayı başarmış ve  kahvehaneler günümüzde de her köşe başında karşımıza çıkmaktadır. Bu gelenek, Osmanlı zamanına dayanmakta fakat işlevsellik olarak aralarında büyük farklılıklar vardır. Osmanlı’da kahvehaneler, ocaklarda büyük demliklerin içinde kahvelerin piştiği, kitapların okunduğu, halkın her kesimine hitap eden önemli yerlerdi. Hatta devlet adamlarının bile ilgisini çekmişti, kadılar ve vezirler boş zamanlarında gelip kahvehanelerde vakit geçirmişlerdir. Osmanlı’daki ilk kahvehane Tahtakale’de Hakem ve Şamlı Şems adlı iki Arap tarafından açılmıştır. Önceleri seyyar olarak kahve satıp, daha sonra kahvehane açarak İstanbul’da kahvehaneciliği başlatmışlardır. Bunun üzerine çeşitli bölgelerde hızla yeni kahvehanelerin açılmasıyla tüm İstanbul’a yayılmıştır.


Osmanlı’da kahvenin lezzeti kadar sunumuna da önem verilmiştir. Kahveden önce çeşitli tatlılar ve reçeller ikram edilirdi. Daha Sonra kahve; altın, elmas gibi mücevherlerle süslenmiş ufak fincanlarla ve süslü örtülerle, Türklere özgü olan bir pişirme yöntemi olan cezve içerisinde yapılıp telvesiyle beraber yanında lokum veya misket üzümüyle beraber sunulurdu.

 

Kısacası, Osmanlı’daki kahveyi diğer kahvelerden ayıran en önemli özellik sunum aşamasıdır.

 

Bir kahvenin 40 yıl hatırı var deyiminin gerçek tarihçesi: Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır.

 

1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti " - bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve , ama şurda oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der..Bilge Yusuf kahveleri ikram eder , bir kahve de Palikarya Stelyo nun önüne koyar..Zabıt adeta kükrer.." - ben , ona haramdır demedimmi Yusuf " ..Bilge Yusuf , hiç istifini bozmaz.." - Komutan , o kahve benden , ona da helaldir " der..Stelyo minnetle bakar Yusufa..1905 olur , Samos ( Sisam ) arasında Rum isyanı başlar.. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır..Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer..2 yıl yatar Samos zindanlarında..2 yıl sonunda Rum çeteciler , esir pazarında satışa çıkarır Yusufu..Mezatda 5 para - 7 para sesleri arasından bir ses yükselir." - O Türke benden 5 kuruş , hemen alıyorum..".Sessizlik hakim olur , Rum alır Yusufu arabasına köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur , döner Yusufa " - Serbestsin Bilge Yusuf " der..Yusuf inanamaz duruma , Rum un ellerine kapanır.." - beyim , kimsin necisin, beni neden özgür bırakırsın " der..Rum döner Yusuf'a " - ben balıkçı Stelyo " der..Yusuf çözemez durumu , adamı tanımaz bile..Rum , uzun uzun anlatır ,12 yıl öncesine , Yemiş iskelesine döner , detaylarıyla o günü anlatır ve " - işte ben , bir fincan kahveyi helal ettiğin balıkçı Stelyo " der. Göz yaşları sel olur..Sarmaş dolar olurlar..Stelyo , Yusufu , kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder..Her yıl birbirlerini ziyaret ederler.Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına , torunlarına anlatırlar dostluklarını ve " bu kahvenin 40 yıl hatırı var " derler.

 

Kaynak / TC Üsküdar Belediyesi Kültür Hizmetleri Arşivi

Hollanda'da Kadin dergisi ile Ramazan

Avrupa’ın ilk ve tek en uzun soluklu dergisi KADIN 16 yaşında.