Çocuklarınızı yalnızlaştırarak büyütmeyin!

 Mehtap Kayaoğlu

 

Günümüz aile hayatında yetiştirilen çocukların “yalnız”laşarak büyüdüğünü biliyor musunuz? Bencil, hırçın, mutsuz, sinirli, tahammülsüz bir nesil oluşturmaya başladık. Anne babayı yönetmeye çalışan, hep kendi istediği olsun isteyen, istekleri yerine gelmediğinde surat asan, hak arama duygusu yükselmiş fakat neyin hakkı olduğunu bilmeyen bir nesil.

 

O nesil kendi kendine büyümüyor elbet! Biz büyütüyoruz!

Çocuk danışanlarımla yaptığım görüşmelerde son zamanlarda dikkatimi en fazla çeken konu “yalnızlık” duygusu. Günümüz çocuklarının ana sorunlarından birisi oldu artık “yalnızlık” duygusu.

Teknoloji ilerliyor, sosyal iletişim araçları artıyor, çocuklar bencilleşiyor, dolayısıyla yalnızlaşıyor. Mutsuz anneler, evinde cıvıltısı olmaya dengesiz ilişkiler doğal olarak çocuklarınıza yansıyor. Mutsuz kadınların yetiştirdiği çocuklar iç dünyalarında mutsuz olurlar. Bu mutsuzluk onların çevreyle kurdukları ilişkilere yansır. Arkadaş ilişkilerinde sorunlu ve mutsuz çocuk olur çıkarlar.

 

Geçenlerde karşılaştığım bir vaka... Çok tatlı bir kız çocuğu. Yedi yaşında. Bulunduğu mahallede arkadaşlarıyla iyi ilişkiler geliştirmek için çabalıyor. Anlatılanlara bakılırsa mahalle arkadaşlarıyla iyi iletişim zor görünüyor. Çünkü o kadar sorunlu bir ortam ki. Kendi yaşında veya bir iki yaş büyük kızlardan oluşan arkadaşlık gruplarının hiç değişmeyen gerçeği sürekli birbirlerine küsmeleri.

Her gün birisi küsüyor. Ve küstüklerinde birbirlerini etkileyerek, danışanımla aralarına mesafe koyuyorlar.

 

Bizim minik melek, küsmek nedir, surat asmak nedir bilmiyor. Annesi tarafından çok cici yetiştirilmiş. İnanılmaz anlayışlı. Kimseyi kırmak istemiyor. Arkadaşlarının sıkıntılı olduklarını fark ediyor ve onlarla orta yol bulmaya çalışıyor. Ne yaparsa yapsın, ne kadar alttan alırsa alsın gruptan birisi bir yolunu buluyor, küslük çıkarıyor, diğerlerini de etkiliyor ve bizim minik melek dışlanıyor.

 

 

Günler bu şekilde ilerliyor.

Aile yardım almaya geldi.

Biz iyi çocuklar yetiştirmek istiyoruz şüphesiz

Ancak iyi çocuk, iyi toplum için yetiştirilir bence! İçinde bulunduğunuz çevre arızalıysa, küçük yaştaki çocuklar kapristen etrafına yaşama şansı bırakmıyorsa, kaba tavırları ve kadınsı yönetimleriyle yaşıtlarını incitiyorsa, çocuğunuza eğitim anlamında yeni yollar öğretmelisiniz. Çevremizle iyi anlaşmalıyız, evet. Ama çevremiz de bizimle iyi anlaşmak zorunda...

 

İnsanlara kibar davranmalıyız, evet. Ama arkadaşlarımız da bize kibar davranmak zorunda. Onları kırmamalıyız, evet. Ama onlar da bizi kırmamak zorunda. Arkadaşlarımızla eşyalarımızı, oyuncaklarımızı paylaşmalıyız, evet. Ama onlar da bizimle paylaşmak zorunda. Konuşmalarımıza, nezaketimize dikkat etmeliyiz, evet. Ama arkadaşlarımız da bizimle konuşurken terbiyesine dikkat etmek zorunda. Kimseyle durduk yere kavga etmemeliyiz, evet. Ama arkadaşlarımız da bizimle kavga etmemek, kendi istediklerini dayatmamak, karşı tarafa da seçme hakkı tanımak zorunda. Oyun sırasında kapris yapmamalıyız, evet. Ama arkadaşlarımız da kapris yapmamak zorunda. Onların kaprisli davranışlarıyla uğraşmak zorunda değiliz. Kapris yapanın keyfi öyle istiyor diye bizim çocuğumuz grubun dışına atılmak zorunda değil. Bu gerçeği hepsi anlamak zorunda.

 

...

Bu ve benzeri yaşam kurallarını danışanıma öğrettikten sonra evlerine gönderdim. Kuralları öğrenmesi ve sosyal yaşamında başkalarına karşı kibar olurken kendisini de koruması gerektiğini anlaması için birkaç seans çalışmış olduk. Neyse ki doğru davranış devreye girdi, çocuk rahatladı.

 

 

Çocuk rahatlamazsa ne olur?

Çocuğumuz yalnızlaşır!

Bu ne yaman bir çelişki biliyor musunuz sevgili okurlar! Kaprisli ve huysuz çocukların yalnızlaşması, diğer çocukların ondan uzaklaşması gerekirken; evlatlarınıza doğru büyütmemenizden dolayı o sorunlu tipler “reis” olup çıkıyor başınıza. Ve sizin tüm iyi niyetinizle, sevecen duygularla büyüttüğünüz yavrunuz yalnız kalıyor, arkadaşsız kalıyor, oyunların ve grupların dışına itiliyor. “Yedisinde neyse yetmişinde o olur.” atasözümüzü haklı çıkaran kişilik yapılanması, kapris ve huysuzluklarıyla yönetebileceği ezik kişilikli çocukları hükmü altına alıyor. Kibar, zarif, iyi niyetli yetiştirilmiş, ezik olmayan; ancak bu arızalı yapıyla nasıl baş edeceğini bilemeyen çocuklarımızsa grubun dışına itildiği için yalnızlaşıyor. Sizler de anne baba olarak üzülüyorsunuz, biz çocuğumuzu o kadar dikkatli yetiştirdik, niçin çevredeki çocuklar yavrumuzu üzüyor, diye.

 

Çocuk terbiyesi cidden çok önemli

İşin doğrusu, cici ve sevimli olduğu halde, gayet kaliteli yetiştirilmiş bu tatlı çocukların ortamlarda grup dışına atılması ve kendilerini yalnız hissetmelerine üzülüyorum. Elimden geldiğince bu çocukların özgüven kazanması ve sorunlu kişiliklerle nasıl baş edebileceklerine dair bilgiler vererek onları iyi bir terapiden geçiriyorum. Kişisel güven sağlanınca, insanlar arası ilişkilerde doğru yöntem ve teknikler öğrendiklerinde işler yoluna giriyor. Aynı sorun akraba ilişkilerinde de mevcut. Elti, görümce, kardeş çocukları bir arada. Bazı çocuklar hırçın, kaprisli, kaba. Görüyorsunuz. Bu çocuklar genellikle kendilerini kurtardıkları, dayak yemedikleri hatta tam tersine dayak attıkları, her durumda başlarının çaresine baktıkları için anneleri rahat. Nasılsa çocuğu dayak yemiyor ya, başının çaresine bakıyor ya, evladının arızalı hallerini gidermek için hiççç kendisini yormuyor bile! (Bu da eğitim açısından son derece yanlış bir tavır tabii ki!)

 

Sıkıntıyı hep kim çekiyor dersiniz? Evet... Çocuğunu iyi niyetli ve kibar yetiştiren anneler! Çünkü onlar yavrularını güzel yetiştirdiklerine inanıyor, çocuğunun kimseye zarar vermesini istemiyor. Gelin görün ki kuzenler arasında eziliyor, dışlanıyor, oyunlara alınmıyor, elindeki oyuncaklar alınıp kendisi gönderiliyor, çocuk sürekli eve ağlayarak geliyor.

 

 

“Oğlum/kızım, sen niye onlara öyle yapmıyorsun?” diye sorsanız “Ama annecim ben onları üzmek istemedim, onlar benim kardeşim.” cevabını ruhunuzda tokat gibi hissettiriyor!

 

 

Ne olacak şimdi?

Bence herkes çocuğunu nasıl yetiştirdiğine dikkat etmeli. Zarar verenler zamanla yalnız kalıyor bilesiniz. Bugün sizinki dayak yemiyor, kaprisli halleriyle etrafında birilerini bulundurabiliyor. Gelin görün ki bunun ergenliği var ve yetişkin hayatı! Ergenlikte ve yetişkin hayatta kaprisliler dışlanıyor. Dediğim dedik çaldığım düdük psikolojisini hiç kimse sevmiyor, hiç kimse o tip insanları idare etmiyor. Demek ki çocuğunun ezildiğini düşünen anneler birkaç seans “özgüven ve sosyal yaşam kuralları” eğitimi için yardım almalı. Çocuğu baskın ve kaprisli karakter olan aileler mutlaka bu konuda yardım almalı. Sonuçta çocuklar masumdur. Aileler ne öğretiyorsa çocuklar ona uygun davranır.

 

 

Gecikmeden yardım edelim... Yarın demeden, bugünden bir şeyler yapalım… 

 

 

Platform dergisi

Denk Ramazan Bayramı