Irkçılık Egoizmin Veledi Zina Çocuğudur!

Sevgili okuyucularım


Son günlerde, Hollanda belediye meclisi üyeliği seçimleri atlattı ve bunun akabinde TÜRKİYE' de seçim sürecinden geçti. Kazanmanın ve kaybetmenin dışında gelişen parti sevdalığının akabinde, çoğu arkadaşlarımın olayı ırkçı yaklaşımlara kadar taşıdıklarını sanal dünyadan izledim. Herkesin kendine özgü din anlayışı olduğu gibi, her dinin özünde de aynı insandan çoğalma biyolojik ve dini ispatlarla dinlere verilmiş kutsal kitaplar da mevcuttur. Biz kendi dinimizden yola çıkarak, Hz. Adem ile Hz. Havva'nın Yüce Yaradan katında onlara evlilik akdini nasip eylemesi üzerine çoğaldık. Yani çoğalırken siyah ırk, beyaz ırk ve sarı ırk denen tartışmalara yer verilmedi kutsal kitabımız Kuran-i Kerim ayetlerinde. Ne güzel söylemiş Nebilerin Efendisi: “Beyazın siyaha üstünlüğü yoktur.”

 

Peki soruyorum sizlere. Bize bu ırkçı anlayışı kimler aşıladı? Neden İstanbul gibi büyükşehirlerde daha doğrusu çoğu ırkın olduğu yerde, bu Kürt’ün çocuğudur, onunla oynama! Bu Türk'ün çocuğudur bununla oynama öğretileri aşılandı bu küçücük beyinlere? Bize savaşmayı daha küçük yaşlarda öğrettiler. Birbirimizin kanına aç vampirler gibi bir avuç toprak için dövüştük, dövüştürüldük?  Oysa Canakkkale'de omuz omuza savaşan Kürt, Laz ve Türk değil miydi? Düşman askerine bile yaralı iken su taşıyan merhametli TÜRK Milleti ne zaman oldu da din kardeşi olduğunu unutup birbirinin kanına susadı. ATATÜRK sevdası bitmez içimizde deyipte nasıl oldu da onun ''Yurtta Sulh Cihanda Sulh" sözünü unuttuk! Bu nasıl perhizdir ve bu nasıl lahana tursusu! Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü yoktur! İnsan vardır ve insan hakları vardır. Ya gurbette bizler nasıl olur da WILDERS bize ırkçılık yapıyor derken, kendi ülke topraklarımızda birbirimize düşman olmuşuz. Irkçılık basil başına şerdir, var mı böyle bir zihniyet? Ben zencileri sevmiyorum ama, HABEŞİ BİLAL'ın ezanına aşığım diyebilmek!

 

Gurbette ırkçılık daha az kanısındayım. Çünkü bizler burada Kürt’ün düğününde halay çekecek kadar Kürt, Laz’ın düğününde horon oynayacak kadar Laz, Gürcü’nün sofrasında sarmısaklı lahana çorbası içecek kadar Gürcü ve halk danslarına eşlik ettiğimiz kadar Çerkez’iz! En önemlisi bizi belki hiç bir şey toplamıyor bir araya ama, Yaradan sekerat dönemimizde diğer Kürt, Laz , Çerkez kardeşlerimizin duasıyla sebebi mevt halinden bizi uhrevi hayata yolluyor. Tüm ırkçı düşünceler bir tabutun içine koyulduğumuzda, bir caminin avlusunda helallik alırken uğurluyor bizi yine doğduğumuz topraklara. Ben şimdi kime ırkçı olayım?

 

Kendimden yola çıkarak geçen yıl başıma gelmiş bir anımı paylaşmak istiyorum. Eindhoven Hastanesi’nde görevli bir arkadaşım zenci bir hastanın kızının 4 yaşında o gün vefat ettiğini söyledi. Onu teselli edemeyince bana getirmeye karar vermiş. O akşam kara yüzünden süzülen yaşlarla bana kızına babalık edemediğini, karısının ve kendisinin uyuşturucu kullandığından söz etti. Kızının  ölümünde kendini ve ilgisizliğini suçluyordu. Ben ona hep pozitif düşünmesini, ölümlerin kısa süreli bir ayrılık olduğunu söyledim ve bana ait bir akik taşlı yüzüğü ona verdim. Ne zaman üzülürse ona bakıp sözlerimi hatırlamasını ikiledim tekrarca. İki yıl sonra bu genç ve karısının uyusturucuyu bıraktığını öğrendim. O benim artık kızkardeşimdir, demiş ve ona verdiğim o yüzükten güç aldığını, bana minnet borçlu olduğunu sürekli arkadaşıma dile getirmiş.

 

 

Bu sadece bir örnekti, güzel dostlarım. Ben şimdi kime ırkçı olayım? Benim telimi kaybettiği için kapı kapı gezip beni bulmaya çalışan Kürt kardeşime mi? Her gece hastane nöbetinden çıkıp bana yardıma koşan Ukraynalı can dostuma mı? Her izine gittiğimde, evimi koruyup kolllayan Hollandalı komşuma mı?

 

 

Şimdi biraz da vicdanları yoklama zamanı. Dünya kimseye kalmamış bir metayken, kardeşlik her şeyden önce din kardeşliğini redddedip, uhrevi hayata göç eden cehalet kurbanı bir yolcu olmak mı? Koskoca SÜLEYMAN Padişah’ın sözünü hep anımsarım; “Ben ölünce sağ elimi tabuttan çıkarın ve görsünler ki koskoca Cihan Sultanı bile bu dünyadan eli boş gitmiş.”

 

 

Sevmek, sevilmek ve sulh icinde yaşamak kadar onurlu birsey yoktur. Barış dolu bir dünya için ırkçılık ayrımına son verelim. Yaradan bizi bir zerre damlacık sudan yarattı. Balçık çamuruyla işledi ve ruhumuza üfledi. Bu ruhu kardeşlik adına temiz tutalım. Her şeyi ve herkesi sevin. Ne güzel demiş MEVLANA CELALEDDİN RUMİ: “Yaratılanı seviyorum, Yaradandan ötürü.”

Platform dergisi

Denk Ramazan Bayramı