Medyalar gerçeğin üstünü sürekli örterler mi, yoksa kirden, pastan, tozdan topraktan arındırırlar mı? Tozuturlar mı yani?
Medya halkın sesi, gözü, kulağı mıdır? Bekçi köpeği midir? Yoksa toplumdaki güçlü ve baskın grupların sesini duyuran, deyim yerinde ise onların borusunu çalan, bu güçlerin aparatı olarak faaliyet gösteren güdümlü araçlar mıdır? Halkın sesini siyasi elitlere ve karar verme sürecini kontrol altında bulunduran güçlere duyurma işlevini mi yerine getirir? Yoksa, toplumdaki etkin güçlerin vazgeçilmez ve çok güçlü silahları olarak, toplumun sosyal-ekonomik problemlerini maniple edip, geniş halk kitlelerinin ilgi, dikkat ve enerjilerini başka alanlara kanalize etme görevlerini mi icra ederler? Gerçeğin üstünü sürekli örterler mi, yoksa tozdan topraktan arındırırlar mı?
Bizim Türkçe’de medya olarak kullandığımız, İngilizce’deki media sözcüğü, araç, orta, ortam aracı, anlamlarına gelen medium (Latince medius) sözcüğünün çoğuludur. Diğer yandan, Türkçe’de “media” sözcüğünü karşılamak üzere, biraz hantal kaçmakla birlikte, “kitle iletişim araçları” kavramı da kullanılmaktadır.
Fakat şurası çok açık bir gerçektir ki, medya çok önemli bir toplumsal güçtür. Bunun içindir ki bu gücü kimi zaman iktidarlar kendi lehlerine kullanmak istemiş kimi zaman da kendilerine karşı gördüklerini engellemek istemişlerdir. Bu da sansür sorununu ve halkın bilgi alma özgürlüğüne müdahaleyi beraberinde getirmiştir Bu hemen hemen bütün ülkelerde karşılaşılan bir sorundur. İktidarlar çeşitli şekillerde bunu yasallaştırma yoluna gitmiştir.
Günümüzde insanlar arasında medya deyince ilk akla gelen televizyon ve gazetelerdir. Kullandığımız anlamda medyanın 3 boyutu var: 1. Teknoloji-üretim ve kullanıma sunulma süreçleri, 2. Toplumsal ilişkiler (kurumlar)-profesyoneller, medya örgütleri ve medya endüstrisinin iç işleyişi ile diğer örgütler ve toplumsal kurumlarla ilişkileri, 3. Kültürel biçimler/ürünler -gazetelerin, programların, vb.; dolaşıma girme, okurlar ve izleyiciler tarafından alımlanma süreçleri.
Medya insanların bilinçlenmesinde ve günümüzde olan olayları takip etmelerine yarayan bir araçtır. Kısa ve basit bir tabirle böyle ifade edebiliriz. Yine aynı şekilde, medya bireylerin siyasi tutum ve davranışlarını, özellikle de oy verirken siyasi tercihlerini çok ciddi boyutlarda etkilemeyebilecek bir güce sahiptir. Bu konuda önemli araştırmalara imza atmış bir araştırmacı olan Rivers (1982), Amerikan medyasını “ikinci hükümet” (second government) olarak nitelendirir. Haber medyası, yalnızca bireylerin siyasi yönelimlerini etkilemekle kalmaz aynı zamanda, siyasi karar verme mekanizması, siyasi liderler ve hükümet üzerinde de çok etkin bir baskı gücü oluşturur. Rivers’ın da vurguladığı gibi, hükümet politikaları şekillendirilirken, diğer bazı toplumsal güçler gibi medya da, yönlendirici ve şekillendirici bir güç olarak önemli roller oynar.
Medyalar gerçeğin üstünü sürekli örterler mi, yoksa kirden, pastan, tozdan topraktan arındırırlar mı? Tozuturlar mı yani?
Bu sayıda Hollanda medyasının müslüman kökenli yabancılara genel bakışını konu aldık. Çeşitli yazar,yönetici,eğitimci ve medya mensuplarına sorularımızı yönelttik. Görüş ve düşüncelerine geniş yer verdik.