Oğuzhan Özyakup Hollandalıları şaşırttı

Henüz 15 yaşında Az Alkmaar altyapısında parlamaya başladı. Henüz 15 yaşında Az Alkmaar altyapısında parlamaya başladı. Hollanda Genç Milli Takımlarının ilk "yabancı" kaptanı olarak nam saldı ve dünyanın en büyük kulüplerini peşinden koşturmaya başladı.

Arsenal'i bir gençler kulübüne dönüştüren Arsene Wenger'in elinde şekillenen oyun yapısıyla Fabregas'ın halefi olarak gösteriliyor. Bu sezon iki kez Arsenal'in A takımında forma giyen ve Şampiyonlar Ligi maçlarının on sekizinde yer alan 20 yaşındaki oyuncu, Hollandalıları hayal kırıklığına uğratan Milli Takım tercihiyle artık ay-yıldız için ter dökecek.

Futbol Federasyonu'nun Basın Departmanı tarafından hazırlanan TamSaha Dergisi'ne konuşan Oğuzhan Özyakup, "Babam Maçkalı, annem Akçaabatlı. Önce dedem gitmiş Hollanda'ya. Babam da 25 yıldır Hollanda'da çalışıyor. Ben orada doğdum. 24 yaşında bir ablam var. Babam toptan gıda işi yapıyor, annem ev hanımı. Babam Türkiye'de futbolla ilgilenmiş, zamanında Şekerspor'da oynamış." diyerek, kısa öz geçmeşini anlatırken, şu önemli noktalara dikkat çekti:

1992 yılında Hollanda'da doğduğunu biliyoruz. Yel değirmenleriyle ünlü Zaandam'da... Ancak futbola, yaşadığın yere daha yakın olan Amsterdam'da değil de Alkmaar'da başlıyorsun. Bu seçimin nedeni neydi? Seni kim, nasıl keşfetti?
Futbola bir amatör takımda başlamıştım aslında, Zaandam Türkspor'da. Adından da anlaşılacağı gibi Türklerin ağırlıklı olarak oynadığı bir takımdı Zaandam Türkspor. Sonra Hollandalıların bir amatör takımına geçtim. Sanırım oradaki performansımı beğenmişler, AZ Alkmar'dan seçmeler için davet aldım. Bir seçmelerine katıldım. O sırada 11 yaşındaydım. Seçmelerde de beğenildim ve Az Alkmaar'la anlaştım. Aslında Ajax'ta oynamayı da çok istiyordum ama AZ daha önce teklif yapınca onlarla anlaştım. Daha sonra Ajax da beni istedi ama artık Az Alkmaar'lı olmuştum. Uzaklığa gelince... Hollanda küçük bir ülke ve Zaandam 'la Alkmaar arası da çok uzak sayılmaz. Az Alkmaar'da oynadığım sürece evimde, ailemle birlikte kaldım. Kulüp bir servis arabasıyla bizi alıyor, okulumuza götürüyor, oradan alıp antrenmana bırakıyor, akşam da evlerimize geri götürüyordu. Sabah 7'de çıkıyor, akşam 7'de de evde oluyordum.



Az Alkmaar'da kendini çok çabuk fark ettirdiğini görüyoruz. Daha başlangıçta bir çok büyük Avrupa kulübü seni keşfediyor ve transfer etmek için sıraya giriyor. Neydi seni bu kadar ön plana çıkartan özelliklerin?

Sağ olsunlar o dönemdeki antrenörlerim benim iyi bir futbolcu olabileceğimi düşünerek üzerime çok düştü. Hep kendimden büyüklerin kategorisinde oynadım ve kendimi erken yaşta gösterme fırsatı buldum. Antrenörlerim en çok top tekniğimi beğeniyordu. Oyunu iyi okuduğumu ve pas dağıtımını başarıyla yaptığımı söylüyorlardı. Driplinglerim fena değildi. Oynadığım yaş grubu içinde gol yüzdem de yüksekti.

Peki büyük kulüplerinin gündemine nasıl girdin? Sonuçta Az Alkmaar'ın alt yaş gruplarında oynayan bir oyuncuydun.
Az Alkmaar'la birkaç uluslararası turnuvaya katılmıştım. Hollanda U15 Takımıyla da bir çok maça çıktım. İrlanda'ya, Belçika'ya, Türkiye'ye karşı oynadım. Bu maçları büyük kulüplerin scoutları da takip ediyor. Arsenal de beni bu maçlarda izleyerek transfer listesine almış.

Gelen teklifler arasında senin tercihinin Arsenal olmasının sebebi neydi?
Aslında en ciddi ilk teklifi İtalya'nın Sampdoria takımından almıştım. Ama ben kendi kendime, "Ya Arsenal'e gideceğim ya da Barcelona'ya" demiştim. Çünkü Az Alkmaar altyapı açısından çok iyi bir kulüp ve Arsenal ya da Barcelona dışında gelecek bir teklif için orayı terk etmek doğru olmazdı. Arsenal beni isteyince hiç düşünmeden "Tamam" dedim. Arsene Wenger'in genç oyunculara çok fazla şans tanıyan bir teknik direktör olması, bu tercihte önemli faktördü.

Gelelim Milli Takım tercihine... Başlangıçta Hollanda adına oynadın. Seni önce onlar mı keşfetmişti? Hollanda'yı seçtiğinde Türkiye'den herhangi bir teklif almamış mıydın?
Hollanda adına oynadığım ilk dönemde henüz 15 yaşına bile girmemiştim. O sırada bana Türkiye'den gelen bir teklif de yoktu. Dolayısıyla bir seçme durumum olmadı. Hollanda'dan gelen teklifi kabul ettim ve oynadım.

Hollanda formasıyla Türkiye'ye karşı da oynadın. O maçta neler hissettiğinden söz eder misin?
Türkiye'ye karşı U15'te de oynadım, U17'de de oynadım. Türkiye'ye karşı 4-5 maça çıktım, gol de attım. Ama açıkçası benim için çok zor bir durumdu. Attığım gollere sevinemedim bile. Hele 2009'da bir U17 maçımız vardı Türkiye'ye karşı. Almanya'daki Avrupa Şampiyonası finalleriydi. Seremonide ülkelerin milli marşları çalınıyordu. Ancak İstiklal Marşımızı yanlış çaldılar. Takım kaptanı Muhammet Demir, "Siz yanlış çaldınız, biz kendimiz söylemek istiyoruz" dedi ve bütün takım hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı okudu. İnanılmaz duygulanmış, ben de içimden onlara eşlik etmiştim.

Hollanda Milli Takımlarında kaptanlık yapan ilk yabancı orijinli oyuncu olman da ilginç. Bunu liderlik özelliğinin güçlü olmasıyla mı açıklamak gerekir?
Aslında U16 takımında başladım kaptanlığa. Ama orada resmi maçlar yoktu. Daha sonra U17 ve U19 takımlarında kaptanlık yaptım. Sanırım hocalarımız benim liderlik özelliklerime güveniyordu. Bir de kaptanlık yaptığım takımlarda diğer oyunculardan 1 veya 2 yaş daha küçüktüm.

Hollandalılar 2018 Dünya Kupası'na aday ve o turnuvada Wesley Sneijder'in kardeşi Rodney, Dany Blind'in oğlu Daley ile birlikte seni de milli takımın formasını giyecek yıldızlarından birisi olarak gösteriyorlardı. Ancak sen keskin bir karar verdin ve Türkiye'yi tercih ettin. Bu tercihinin nedenleri neydi?
Adından söz ettiğiniz oyunculardan Rodney Sneijder benim oda arkadaşımdı. Sözünü ettiğiniz haberi de hatırlıyorum. Geleceğin Hollanda Milli Takımı diye o günün genç oyuncularından bir kadro oluşturmuşlar ve beni de o kadronun içine almışlardı. Ama ben baştan beri Türkiye adına oynayacağımı biliyordum. Bana "Gelecekte ne yapacaksın?" diye sorduklarında son derece sakindim, "Şimdi Hollanda için oynuyorum ve böylesi iyi. A Milli Takım düzeyine geldiğimde kararımı vereceğim" diyordum. Onlar nasıl görüyor bilmiyorum ama ben U17 ve U19'daki hocalarıma mesaj atarak bugüne kadar bana verdikleri emek için teşekkür ettim.

Türkiye'yi seçmende kimlerin etkisi oldu?
Hiç kimsenin bana bir etkisi olmadı. Ne annem ne babam ne de akrabalarım. Kimse bana bir baskı yapmadı. Bu kararı kendim verdim. Türk Milli Takımı'nın hocalarından soranlar oldu tabii. Geçtiğimiz yıl takımın başında Hiddink varken Hollanda'ya geldiğinde görüşmüştük ama ona da "Arsenal'le profesyonel sözleşme imzalayayım, sonra bakarız" cevabını vermiştim. Şimdi zamanının geldiğini düşündüm ve Türkiye için oynamaya karar verdim.

Gelecekle ilgili nasıl hayaller kuruyorsun? Kariyer planlamanda neler var?
İnşallah önümüzdeki sezondan itibaren Arsenal'in A takımında direkt oynayabilirim. Premier Lig'de oynamayı çok istiyorum. Bu nedenle bir başka takıma kiralık da gidebilirim. Bir başka hayalim de A Milli Takımımızda oynamak. Ama tabii önce davet edildiğim Ümit Milli Takımımızın formasını giymek istiyorum. Benim gözümde Arsenal'den büyük bir kulüp olmadığı için futbolu da orada bırakmak isterim. Ama bir başka hayalim daha var. Profesyonel futbol hayatım sona erdikten sonra 1 sezon da Zaandam Türkspor'da oynamayı planlıyorum. Futbola başladığım kulübümle bağlantılarımı koparmış değilim. Hollanda'da ailemin yanına gittiğimde mutlaka kulübe uğruyor, arkadaşlarımla görüşüyorum.

Platform dergisi

Denk Ramazan Bayramı