Emine Bozkurt; Göçmenlere tanınan hakların hepsinin altında PvdA’nın İmzası Var

15 Mart seçimleri yaklaşmakta.Seçimler öncesi uzun süre Avrupa parlamentosunda bulunan PvdA’dan 18.sıra adayı Emin Bozkurt ile seçimleri adaylığını konuştuk.


Neden PvdA’yı seçtiniz ?

Benim için bu sorunun cevabı, siyasetçi olmadan önce de belliydi zaten. Işçi ailelerinin çocukları olarak bugün bizler buradaysak, arkadaşlarım Hollanda Parlamentosu’nda, ben de Avrupa Parlamentosu’nda halkı temsil etmişsek, bunu PvdA’nın temsil ettiği sosyal demokrasiye borçluyuz. 

Ben Zaandam’in Poelenburg semtinde bir işçi ailesinin çocuğu olarak büyüdüm. Ve yaşadığım çevrede sosyal demokrasinin etkilerini doğrudan yaşadım, hepimiz yaşadık. 

 

PvdA’nın siyasi geçmişinde göçmenlere yönelik hangi katkıları oldu?

 

 

 

Çifte vatandaşlık, göçmenlere seçme ve seçilme hakkı verilmesi doğrudan sosyal demokrasinin bir getirisidir. Bizler parlamentolarda halkı temsil etmişsek ve sizler, bizler oy kullanıyorsak, bu sosyal demokrasi sayesinde. 

 

Çünkü eşitlik, sosyal demokrasinin en temelinde var. Sosyal devlet ilkesi sayesinde sosyal güvencelerimiz, ödeneklerimiz var. Yaşanan ekonomik kriz sonucunda VVD gibi partiler çok uğraştı kesmek için ama sosyal demokrat PvdA direndi. Geri alınmak istenen her sosyal ve ekonomik hak için direnmeye devam edecek. 

 

Avrupa parlamentosunda uzun süre bulundunuz.Göçmenler için bu esnada neler yaptınız?

Ben 2004’ten 2014’e kadar Avrupa Parlamentosu’nda milletvekiliydim. 10 yıl boyunca hem Türkiye ile hem de Hollanda’da yaşayan Türklerle ilgili sayısız çalışma yaptım. Emekli olup Türkiye’ye dönen vatandaşlarımızın ödeneklerinde kesinti yapılmasına karşı, yaşanan ayrımcılıklara karşı ve Türklerin Hollanda toplumunda daha iyi temsil edilmesi için sürekli çalıştık, genclerimizi destekledik. Siyasete katılımını desteklemek için hep gençlerle bir araya geldim, üniversitelere, derneklere gittim. Avrupa komisyonunun, Avrupa Parlamentosu’nun gündemine hep Türklerin sorunlarını taşıdım, bu sorunlara çözüm bulunması için gece gündüz çalıştım. 

 

Türkiye seçimlerine Hollanda seçimlerinden daha fazla ilgi gösterildiği belirtilmekte sizde buna katılıyormusunuz?

İstatistiklere göre Hollanda’da yaşayan Türkler’in, Türkiye secimleri için oy kullanma oranları, Hollanda seçimlerinde oy kullanma oranlarından çok daha yüksekti.Elbette kalbimiz Türkiye ile birlikte atıyor, elbette oy kullanalım, ama aynı heyecanla Hollanda seçimlerinde de oy kullanalım. 

 

Hatta kendimiz oy kullanmaya gittiğimiz gibi ailemizin, eşimizin dostumuzun, komşularımızın kullandığından da emin olalım. Çünkü bizim, çocuklarımızın hayatı burada. Hollanda seçimleri bizleri doğrudan etkiliyor. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de maalesef yabancı düşmanlığı yükseliyor ve aşırı sağ partiler yükselişte. Bizlere karşı ayrımcılığın kural haline gelmesi tehlikesi var.

 

 Hollanda Türklerinin sandığa gitmediğinden son derece rahatsızsınız

Futbol sahalarda oynanır. Tribünlerde izleyici olmak yerine, hayatımızı etkileyecek bu en önemli konuda oyuncu olalım. Dışardan bakarak, şikayet ederek değil, oy kullanarak, demokratik haklarımızı kullanarak bizleri, ailelerimizi etkileyen konuları etkileyebiliriz. Oy kullanmazsak, ancak tribünlerde kendi halimize seyirci kalırız. Bugün burada olan hepimiz, bütün siyasetçiler bu konuda hemfikiriz.

 

Ayrımcılık ile mücadele etmek için daha çok uzman polis işe alacağız. 

 

Seçim programınız hakkında biraz bilgi verirmisiniz?

Seçim programımızın en önemli konuları herkesin bir işte çalışması. Çocukların eşit imkanlara sahip olması. Eşit işe, eşit ücret verilmesi. Bunlar zaten sosyal demokrasinin en önemli unsurları ve her ne olursa olsun, bunlar için mücadele etmeye devam edeceğiz. Farklı grupların birlikte yaşadığı mahallelere, herkesin gittiği okullara, spor ve kültür merkezlerine ve derneklere yatırım yapmaya devam edilmesi. 

 

Eşitlik ve ayrımcılık yapma yasağı sözde kalmasın, bu ülkede yaşayan herkes, buraya evim diye gurur duysun istiyoruz. Bunu da hem veliler, hem okullar hem de yetkililer ile ortak pedagojik bir koalisyon kurarak yapacağız. Ayrımcı düşünceler ve davranışlardan çocuklarımızı koruyacağız.  Ayrıca ayrımcılık ile mücadele etmek için daha çok uzman polis işe alacağız. 

 

Ve ayrımcılık yasaklarını daha etkili olarak uygulayacağız. 

Poliste bir kültür değişimi yaratacağız. Bizim ve çocuklarımızın maruz kaldığı etnik kimliği yüzünden kimlik sorulması, arabalarımızın durdurulması, işyerilerimize aniden denetim yapılması gibi durumları engellemek için polisleri daha iyi eğiteceğiz ve onların farkındalıklarını artıracağız. 

 

Hollandaca dilinin öğrenimini kolaylaştıracağız. İrkcılığı, nefret suçu olarak kabul ediyoruz ve ırkçılık yapanlar için mevcut cezaları yükselteceğiz. Irkçılık yapanların belirlenmesi ve haklarında soruşturma açılması için savcılara daha çok yetki vereceğiz. 

 

Bir işe başvurduğumuz andan itibaren yaşadığımız işyerindeki ayrımcılığa sosyal demokratlar olarak engel olmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Kamu kuruluşlarında anonim iş başvurularını kural yapacağız. İşe girdikten sonra da ayrımcılık devam ediyor elbette. Buna da mani olacak planlarımız var. Daha çok denetimler yapılması için işyerinde ayrımcılık ile ilgili denetim yapan kurumların kapasitesi artırılacak. Işyerinde ayrımcılıkla ilgili şikayette bulunmak önemli, bu konuda bilgilendirmelere ağırlık vereceğiz. Ayrıca, ağır ayrımcılık hallerinde bunu yapanların açıklanmasını istiyoruz. Bunun şirketler için ağır bir yaptırım olacağını düşünüyoruz. 

 

Son olarak eklemek istediğiniz bir husus varmıdır?

Türkiye’de ya da Hollanda’da kime oy verirsek verelim, birbirimizle kavga etmeyelim. Bizim birbirimize düşmemizden yalnızca yabancı düşmanları sevinir. . 

İşte hep birlikte kazanmak için sizi oy kullanmaya ve birlik olmaya davet ediyorum. 

 

Röportaj: Selim Turan

 

Platform dergisi

Denk Ramazan Bayramı