Kor gibi düşen acı

Kor gibi düşen acı


Hollanda’da ailelerinden alınan çocukların sayısı gün geçtikçe artıyor. Hollanda İstatistik Burosu’nun (CBS) verdiği bilgilere göre sadece 2012 yılında yaklaşık 1.500 çocuk ebeveynlerinden alındı. Böylece 2012’de anne ve babasından tamamen uzak yaşayan çocuk sayısı 8 bin'e yükseldi.

 

 Çocuk Esirgeme Kurumu (Raad voor de Kinderbescherming) her ne kadar son yıllarda kısmen vesayet altına alma tedbirinin, çocukları ailesinden uzaklaştırma yönteminden çok daha fazla tercih edildiğini iddia etse de, İstatistik Bürosu yayınladığı bilgilere göre son on yıla göre yüzde 50 oranında artış var. Bu yükselişi çocuk istismarına engellemeye yönelik artan kontrollere bağlayan uzmanlar, bir çocuğun ancak ciddi şekilde ihmal edildiği tespit edildiği vakit ailesinden alınabileceğini belirtiyorlar. Buna rağmen uygulamada gelir seviyesi düşük olduğu için veya evin fiziki şartları müsait olmadığından dolayı çocukları ellerinden alınan aileler de mevcut.

 

Ailelerinden uzaklaştırılan çocukların arasında birçok Türk ve Müslüman’ın da bulunması olaya ayrı bir boyut katıyor. Son günlerde Türkiye’nin de olaya müdahil olmasıyla alevlenen koruyucu aile meselesinde en büyük tartışma konusu haklı gerekçeyle alınan çocukların kimin yanına verilmesi sorusu. Hollanda ve Almanya gibi ülkelerde çocuğun yasal olarak önce yakınlarına teslim edilmesi gerektiğini, eğer böyle bir imkân yoksa çocuğun aynı din ve kültüründen olan bir aileye, bu da mümkün değilse çocuğun dini hassasiyetlerine saygı gösterecek bakım evi veya koruyucu aile yerleştirilmesi gerekiyor. Bu uygulamanın da bir çok kez sadece teoride kaldığını ifade eden Avukat Adem Kotan, bir çok müvekkilinin çocuklarına bakim evlerinde domuz eti yedirildiğini söyledi.

 

Her sene yaklaşık bin 500 çocuk koruyucu ailelere yerleştiriliyor

 

Hollanda İstatistik Bürosu'nun (CBS) yayınladığı rakamlara göre, Hollanda’da yaklaşık 40 bin çocuk, kısmen veya tamamen ebeveynlerinden uzaklaştırılmış şekilde yaşıyor. 2012 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından toplam 31 bin çocuk kısmen vesayet altına alınmış, 8 bin çocuk ise ailelerinden uzaklaştırılmış. Ebeveynler kısmen vesayet altına alınan çocuklarının üzerinde velayet hakkını kaybetmiyor fakat bu hak kısıtlanıyor. Gerisi koruyucu aile veya yetim evlerine yerleştiriliyor. Her ne kadar çocukların kısmen vesayet altında tutulması öncelikli tedbir olarak savunulsa da CBS'ın yayınladığı rakamlara göre 2012 yılında yaklaşık bin 500 çocuk ailelerinden tamamen uzaklaştırılmış. Hollanda'da 1901'de 'Çocuk Yasaları'nın yürürlüğe girmesinden beri, bir çocuğun velayeti devlet tarafından ebeveynlerinden alınabiliyor. Bunu gerektiren ciddi gerekçelerin yanında bazen örneğin, ebeveynlerin çocuğun eğitiminde yardımcı olmadığı gerekçesiyle veya ailenin gelir seviyesi düşük olmasından dolayı, çocuklar geçici süreliğine ebeveynlerin elinden alınabiliyor.

 

Türk çocukların sayısı hakkında istatistiki bilgi yok

 

Velayeti ebeveynlerinden alınan yaklaşık 40 bin çocuğun arasında tam olarak ne kadar yabancı uyruklu veya Türk kökenli çocuğun bulunduğu belli değil. CBS ve Hollanda Adalet Bakanlığı şu ana kadar vesayet altına alınan Türk çocukların toplam sayısı ile ilgili kamuyla herhangi bir bilgi paylaşımında bulunmadı. Hollanda'da etnik kaydın hukuken yasak olmasından kaynaklandığını belirten yetkililer, bu yüzden ne kadar Türk çocuğun yetim evlerinde veya koruyucu ailenin yanında kaldığı hakkında kesin istatistik bilgi vermek mümkün olmadığını belirttiler. Hollanda'nın önde gelen bazı gazetelerinde yer alan tahminlere göre, her sene yaklaşık 8 bin Müslüman çocuk tamamen veya kısmen ebeveynlerinden uzaklaştırılıyor.

 

Geliri az olduğu için çocukları elinden alındı

 

Çocuk İstismarı İhbar ve Danışma Hattı, Gençlik ve Çocuk Koruma Bürosu veya polis bir çocuğun ciddi şekilde ihmal edildiğini tespit ettiği vakit, Çocuk Esirgeme Kurumu hâkimden çocuğun evden uzaklaştırılmasını talep ederek koruyucu aile veya bir yetim evinde kalmasını istiyor. Hollanda'da 1901'de 'Çocuk Yasaları'nın yürürlüğe girmesinden beri, bir çocuğun velayeti devlet tarafından ebeveynlerinden alınabiliyor. Ancak bunu gerektiren ciddi gerekçelerin söz konusu olması lazım. Bunun yanı sıra, bazen ebeveynlerin çocuğun eğitiminde yardımcı olmadığı gerekçesiyle veya ailenin gelir seviyesi düşük olmasından dolayı, çocuklar geçici süreliğine ebeveynlerin elinden alınabiliyor. Uyuşturucu bağımlısı, psikolojik sorunları veya yasadışı faaliyetleri olan ebeveynlerin çocukları da ellerinden alınıyor. Aynı şekilde, ihmal edilen, cinsel taciz, istismar veya şiddete uğrayan, uyuşturucu bağımlısı olan ve okuldan kaçan çocuklar da ailelerinden uzaklaştırılıyor.

 

Ciddi bir nedenin olmadığı sürece, bir çocuk ebeveynlerinden uzaklaştırılamayacağını belirten Rijnmond Bölgesi Müslüman Kurumlar Üst Plaformu (SPİOR) danışmanı şehir pedagogu Mesut Dişli, ebeveynlerinden uzaklaştırılan çocukların aile ortamında büyük problemler yaşadığını ve bu bağlamda bir komplodan söz edilmesinin zor olduğunu belirtti. Dişli, “Çocuklar bir sürü değişik maddi ve manevi nedenlerden dolayı öz ebeveynlerinden uzaklaştırılıyor. Mesela, bir çocuğun babası hapishaneye giriyor, annesi ciddi psikolojik sorunlar yaşıyor ve dolayısıyla ebeveynler çocuğa bakacak durumda değiller. Bu gibi durumlarda çocuklar ailelerinden alınıp devletin denetimi altına giriyor ve mahkeme kararıyla koruyucu ailelere verilebiliyor.” dedi. Ancak uygulamalar sırasında bazı çocukların basit sebeplerden dolayı ailelerinden uzaklaştırıldığı görülüyor. Geçtiğimiz ay, Amsterdam şehrinde eşinden ayrılan Fatma Kayadelen, sırf gelir düzeyi yeterli olmadığından dolayı iki çocuğunu neredeyse kaybediyordu. Kira ücreti yüksek olduğu için çocuk ve ev bürosunun sunduğu daireyi kabul edemeyen Kayadelen, iki gün sonra polis ve Gençlik Dairesi (Bureaujeugdzorg) yetkilileri tarafından çocukları zorla elinden alındı. Daha sonra mahkeme kararıyla ancak anne çocuklarına kavuşabildi.

 

FOTO YUNUS AILESI

 

'Yunus Dosyası' tekrar araştırılacak

 

Daha dün 'Türkiye Hollanda'ya karışmaz' ve 'Yunus'un ebeveynlerinden alınması kendi geleceği açısından doğru karardı' diyenler, şimdi Gençlik Bakım Kurumu'nu (Bureau Jeugdzorg) küçük Yunus dosyasındaki tutumunu sorguluyor.

 

 

Günlerdir Hollanda ve Türkiye gündemini meşgul eden 'küçük Yunus dramı’nda son 24 saatte yaşanan gelişmeler, Hollanda'da deprem etkisi yarattı.  Mahkeme dosyalarının internet aracılığıyla kamuoyunla paylaşıldıktan sonra, 2007 yılında verilen mahkeme kararında, Gençlik Bakım Kurumu'nun öne sürdüğü 'çocuklar şiddete maruz kaldı' ve 'ebeveynler pedagojik anlamda yetersiz' iddialarının hakim tarafından reddedildiği ortaya çıkmıştı.

 

Açıklama yapmaktan kaçınan Gençlik Bakım Kurumu, 'Yunus dosyasını' ani bir kararla yeniden araştırmaya karar verdiğini açıkladı. Azeroğlu ailesinin avukatı M.N.R. Nasrullah yaptığı basın açıklamasında kamuoyuna sızdırılan mahkeme dosyalarının, bazı gazeteler ve medya kuruluşları tarafından öne sürülen 'çocuklar şiddete maruz kaldı' gibi iddiaları geçersiz kıldığını belirtti.

 

Anne Nurgül ve baba Hanlar Azeroğlu, amaçlarının hiçbir zaman lezbiyen koruyucu ailenin cinsel tercihi hakkında olumsuz açıklamalar yapmak olmadığını belirtti. Sorunun koruyucu ailenin cinsel yönelimi olmadığını söyleyen Azeroğlu çifti, asıl sorunun Yunus'un kendi ve öz ebeveynlerinin kültürüne uymayan bir aileye verilmesinin olduğunu belirtti.

 

Kendi kültüründen uzak bir aileye verilmesi Yunus'u öz ebeveynlerinden uzaklaştıracağını düşünen anne ve baba Azeroğlu, bunu önlemeye çalışmak için elinden geleni yapmış. Nasrullah'a göre, Gençlik Bakım Kurumu Azeroğlu ailesine devamlı önyargılı ve olumsuz bir tavır sergiledi ve ailenin ve Yunus'un geleceği açısından yanlış kararlar aldı.

 

 

FOTO : ARIF UZUNER VE COCUKLARI

 

 ÇOCUKLARIMI ÜÇ YILDIR GÖREMİYORUM

 

 

Hayatımı elimden aldılar !

 

Ailelerinden, çoğu kez geçerli bir neden olmaksızın alınan ve Hollandalı koruyucu ailelere verilen Türk çocuklarının dramını son dönemde sıkça duyar olduk. Bu olgu, toplumumuzda gündem oluşturdu, üzerinde tartışılmaya ve '' ''Bu konuda ne yapılabilir?'' sorusuna cevap aranmaya başladı.

Artık gün geçmiyor ki , bu üzücü haberler Türk Basın-yayın organlarından duyulmasın. Aynı acıyı yaşayan ve haksızlığa uğradığını belirten Arif Uzuner ile Platform Dergisi olarak görüştük. Beş yıl önce çocuklarının elinden alındığını söyleyen Uzuner, son üç yıldır da çocuklarını göremediğini, nerede olduklarını dahi bilmediğini dile getirdi ve sözlerine şu şekilde devam etti:

 

'' Kendime ait olan bir inşaat firmam vardı ve orada yedi arkadaşla birlikte çalışıyordum. Birgün iş çıkışı, çalışanlar ile birlikte eve dönerken, polisler tarafında ifaden alınacak denilerek zorla karakola götürüldüm. Kendilerine herhangi bir suç işlemediğimi, hangi suçtan dolayı alıkonulduğumu bilmek istediğimi söyledim ama herhangi bir cevap vermeden beni nezarethaneye attılar. Bir hafta nezarethanede tutuklu kaldıktan sonra yabancılar şubesine, oradan da hiçbir şey sormadan alıp, Utrecht'teki askeri cezaevine götürdüler. Dokuz ay hücre cezasından sonra savunmamı almak üzere mahkemeye çıkardılar. Hakime haksızlığa uğradığımı, suçsuz yere hapsedildiğimi, Türk olduğum için ayrımcılığa uğradığımı söyledim. Bu konuşmamdan dolayı hakim, tutukluluk süremi üç ay daha uzattı ve yaklaşık bir yıl hücrede yattım.

Yaşadığım stres sonucu sağlığım bozuldu. Biri yanlış olmak üzere dört kez ameliyat geçirdim. Tedavim bitmeden, polisler kolumdan serumu çıkarıp beni tekrar hücreye kapattılar. Bu nedenle birkaç ay emekleyerek hareket ettim.

 

Ben hapise girdikten yaklaşık beş ay sonra, polisler gelip çocuklarımı okuldan alıp götürmüşler.  Hapisten çıktıktan sonra avukatım aracılığı ile iki yıl çocuklarımla görüştüm ama yaklaşık üç senedir çocuklarımın nerde olduğunu bilmiyorum. Şu an çocuklarım Hollandalı koruyucu aile ile yaşıyor.

 

Bana yaptıkları bu haksızlık bütün hayatımı mahvetti. Evimi, işimi, araçlarımı, sağlığımı, ailemi yani bana ait ne varsa elimden aldılar. Şu an tek başıma, yalnızlık içerisinde yaşıyorum. Hala mahkemem devam ediyor. Yaklaşık beş yıl oldu, hala bir sonuç çıkmadı.''

Hollanda'da Kadin dergisi ile Ramazan

Avrupa’ın ilk ve tek en uzun soluklu dergisi KADIN 16 yaşında.